//-->

tarihbulteni

300binyil

 Firavun

ZAFER' in 1983 yilinda yayinlanan 77. sayisini ele alanlar, önkapak üzerinde gördükleri bir resim karsisinda saskinIiklarini gizleyemiyor ve "ÜÇBIN YILLIK MUCIZE" adli basyaziyi okuduklarinda, daha da hayrete düsüyorlardi.

ZAFER, bu yaziyla binlerce yil önceki bir mucizeyi konu edinmis ve Bediüzzaman Hazretlerinin eserlerinden istifade ederek bu mucizenin British Museum'daki bir cesed ile olan alâkasini dile getirmisti.

Sözkonusu müzenin „Mumyalar Bölümü" ndeki bir cam fanus içinde teshir edilen cesed, 3000 yil önceki bir insana ait olmasina ragmen etleri ve derisi dökülmemis vaziyetteydi. Ingiliz Arastirma Grubu tarafindan Kizildeniz civanndaki kizgin kumlarin altindan çikartilarak ülkelerine getirilen bu cesedi benzersiz kilan özellik ise, mumyalanmamis durumda olusuydu.

ZAFER'de yapilan bir yorumda, Misir Krali 2. Ramses' in mumyalanmis (yani iç organlari çikartilarak ilaçlanmis) cesedinin uzmanlar tarafindan bakima alindigi siradaki resmi verilmis ve bir mumyanin bile belirli araliklarla ilâçlanmak suretiyle çürümekten kurtarildigi belirtilerek söyle denmisti:

"Acaba ilaçlanmis mumyalar bile çürürken, hiç korunmamis (iç organlari alinmamis ve ilaçlanmamis) bir cesedin 30 asir boyunca sapasaglam kalmasinin hikmeti nedir?"

Bediüzzaman Hazretlerine ait eserlerde, bu sirra su açiklama getirilir:

"Musa Aleyhisselâma karsi muharebe eden Firavun, gark olacagi [bogulacagi] zaman iman etmis. Gerçi sekerat [ölüm] vaktinde o imân makbul degil. Fakat o makbul olmayan imâna, imânin mahiyetine hürmet için bir mükâfat olarak Cenâb-i Hak, o Firavunun bedenine necat [kurtulus] verecegini haber veriyor.... Iste bu âyetin (Yunus Sûresi, 92) bir mucizesi olarak, o gark olan Firavun'un cesedi aynen bulunmus. Simdi Londra'da bir müzede muhafaza ediliyor. Seyyahlar onu temasa ediyorlar... [seyrediyorlar]"

Âyet ve tefsirlerde Firavuna ait cesedin tam ve noksansiz oldugunun bildirilmesi, onun mumyalanmamis durumuna isarettir.

Bilindigi gibi Musa Aleyhisselâmin candüsmani olan Firavun, O'nu ve O'na tâbi olan Israilogullarini helâk etmek için bu yüce Peygamberin pesine düsmüs ve Hz. Musa (A.S.), Cenab-i Hakkin sevkiyle Kizildeniz kenarina kadar gelmisti. Önlerinde düsman gibi deniz, arkalarinda da deniz gibi düsman vardi. Iste bu dehsetli vaziyetteki Hz. Musa (A.S.) asasini denize vurmus ve ordusunu Cenab-i Hakkin emriyle ikiye ayrilan Kizildeniz'den geçirerek selâmete ulastirmisti. (Es-Suarâ Sûresi, 62-64)

Firavun ve askerleri, Kizildeniz'i boydan boya kaplayan bu mucizeyi dehsetle görmüs, ancak kin ve düsmanliklarini yenemeyerek takibe devam etmislerdi. Sözde, kendileri de ikiye ayrilmis olan denizden geçebileceklerdi. Nitekim deniz önceleri kapanmadi. Fakat Firavunun ordusu, dalgalarin duvar gibi çevreledigi yolun ortasina geldiginde, deniz birlesmeye basladi ve ordu, Firavun dahil tek bir kisi dahi kurtulamadan sulara gömüldü. (Es-Suarâ, 65-66)

Yûnus Sûresinin 90 ve 91. âyetleri bu hâdiseyi söyle anlatiyor:

"Israilogullarini denizden geçirdik. Firavun ve askerleri, haksizlik ve düsmanlikla artlarina düstüler. Firavun tam bogulacagi sirada, 'Inandim ki israilogullarinin imân ettiginden (yani Allah'tan) baska bir ilâh yokmus. Artik ben de müslümanlardanim' dedi."

Fakat Cenab-i Hak firavunun imânini kabul etmemis ve ona Cebrail (A.S.) vasitasi ile söyle hitap buyurmustur: "Ona, 'simdi mi imân ediyorsun?' dendi. 'Halbuki daha önce baskaldirmis ve bozgunculuk etmistin." Ayni sûrenin 92. âyetinde ise, söyle buyurulmaktadir:

"Felyevme nünecciyke bibedenike."

"Gark olan Firavun'a der: 'Bu gün senin gark olan [bogulan] cesedine necat [kurtulusl verecegim)" (Bediüzzaman, Risale-i Nur Küliyati, Sözler, S. 402)

Tâ ki, senden geridekilere bir ibret olasin.. Ve süphe yok ki, nastan (insanlardan) birçoklari bizim âyetlerimizden (delillerimizden) gafillerdir." (Ö. Nasuhi Bilmen, Kur'an-i Kerim Meâli, Yûnus S., S. 1425)

ZAFER'in "ÜÇBIN YILLIK MUCIZE" yazisi, Türk okuyuculari arasinda gerçekten takdir uyandirmisti. Çünkü konu, sadece bir arastirma gõzüyle ele alinmamis, âyet ve tefsirler açisindan da incelenmisti. Meselâ 1144 yilinda vefat eden Zemahserî, Yûnus Sûresinin sözkonusu âyetinin tefsirini, kendisinden 8 asir sonra bulunacak olan cesedi âdeta görür gibi yapiyordu:

"Seni, deniz kenarinda bir köseye atacagiz. Cesedini tam, noksansiz ve bozulmamis halde, ciplak ve elbisesiz olarak, senden asirlar sonra geleceklere bir ibret olmak üzere koruyacagiz" (Kessaf Tefsiri, Cilt 2, S. 251/252)

Ayet ve tefsirlerde, Firavun'a ait cesedin tam ve noksansiz oldugunun bildirilmesi, onun mumyalanmamis durumuna isarettir. Ve bulunan cesed, tefsirdeki gibi çiplak ve elbisesiz olup, derisi dahi dökulmeyecek sekilde korunmustur. 

Zafer dergisi, Sayi 200, 1993

 
Yan Menü

Çalışkan-Blog liseogrencisi2 einsteinamca
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol